HEKÝMHANIN KURULUÞUNA VE ADINA ÝLÝÞKÝN SÖYLENCE* Melih YILMAZ (Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni)
Bir sefer sýrasýnda Köprülü Mehmet Paþanýn yolu, Hekimhan dolaylarýna düþer. Doðanýn güzelliðine hayran kalýr, burada konaklanmasýný buyurur. Askerler çevreyi dolaþmaya çýktýklarýnda, günümüzdeki Hasan Aða Çeþmesinin yanýndaki dereye gelirler. Dere suyunun al al aktýðýný görürler, suyu izlediklerinde yaralý bir adam bulurlar ve Paþaya haber verirler. Paþa hekimiyle birlikte gelir. Hekim, hastanýn durumunun umutsuz olduðunu söyleyince Paþa sorar: Hiç mi caný kalmamýþtýr? Hekim: Ancak onda bir caný vardýr. der. Köprülü bu yanýt karþýsýnda kýzar ve þöyle haykýrýr: Onda bir caný kalmýþ adamý ölüme mi býrakýrsýn. Ya bunu kurtarýrsýn ya da senin kanýný da bununkine katarým. Hekim hemen iþe koyulur. Yaralýyý üç günde ayaða kaldýrýr. Yaralýya kim olduðu sorulduðunda; kendisinin de hekim olduðunu, ilaç yapmak için bitki toplarken, eþkýyalarca vurulduðunu anlatýr. Köprülü, aðaçlarý kestirip açtýrdýðý alana, adam için bir han, hamam ve cami yaptýrýr. Çevreden de birkaç aile getirtip yerleþtirir. Buraya önceleri Hekimin Haný denir, daha sonra bu ad Hekimhana dönüþür.
Zurbahana Ýliþkin Söylence: Hekimhan yöresindeki Ayrancý Daðlarýnýn en yüksek tepesine halk Zurbahan Daðý der. Yörede Zurbahana iliþkin pek çok söylence anlatýlýr. Ýnanýþa göre Zurbahanýn tepesindeki kayanýn içinde üç oda vardýr. Biri altýn, biri mücevher, biri de altýndan araç-gereçle doludur. Odanýn kapýsý ancak týlsýmlý bir sözle açýlýr. Þimdiye dek içeri girmeyi baþaranlar olmuþsa da buradan bir þey çýkaramamýþtýr. Yörede yaþayan bir hoca günün birinde bu odalarýn kapýsýný açmaya niyetlenir. Daðýn tepesine çýkýp çember çizer, içine girip okumaya üflemeye baþlar. Okudukça çevresinde korkunç yaratýklar belirir, hocayý þaþýrtmak isterler. Eðer þaþýrýrsa týlsým bozulacak, kapý açýlmayacaktýr. Hoca þaþýrmadan duasýný bitirir. Kapý aralanýnca içeride altýnlarýn üstüne oturmuþ dünya güzeli bir kýz görür. Kýza bakmadan koynunu altýnla doldurmaya baþlar. Dýþarý çýkmak istediðinde kapý bir türlü açýlmaz. Ne yaparsa da yararý olmaz. Sonunda çaresizlikle aldýklarýný býrakýnca kapý aralanýr. Zurbahanýn 67 km güneybatýsýnda Asarkaya denilen sarp bir kaya vardýr. Kayanýn tepesinden aþaðý basamaklý ve dik bir tünel iner. Buradan yuvarlak, dar bir boðaza varýlýr. Günümüzde boðazýn aðzý taþla örtülüdür. Boðazýn bir yaný Maltepesine, bir yaný Ballýkayaya, bir yaný da Zurbahana açýlmaktadýr. Maltepesinde altýndan yapýlmýþ gereçler (altýn saban), Ballýkayada depolar dolusu bal, Zurbahanda da eþsiz takýlar vardýr. Zurbahandaki takýlarý ele geçirmek isteyenlerin tünelde 12 km ilerleyince fenerleri söner, geri dönmek zorunda kalýrlar. Ýnanýþa göre fener, tünelin týlsýmýyla sönmekte, kimse Zurbahana ulaþamamaktadýr. Yöreye iliþkin bir baþka söylence de þöyledir: Güzelyurtlunun biri savaþta tutsak düþer. Yanýna yaklaþan bir adam nereli olduðunu sorar. Söyleyince: Yurduna döndüðünde çeþmenin baþýna var. Bir pire tut, kayanýn üstünde öldür, sakýn unutma. der. Adam, yýllar sonra tutsaklýktan kurtulup Güzelyurta döndüðünde söylenenleri anýmsar. Ýsteneni yapar. Pireyi öldürmesiyle üstüne arýlar üþüþür. Korunmak için abasýný baþýna çeker. Abanýn içinde üç arý kalmýþtýr. Ortalýk durulunca abayý baþýndan atar, üç altýn yuvarlanýr. Korkup abasýný baþýna çekmese, tüm altýnlar onun olacaktýr. *Kaynak: Yurt Ansiklopedisi, Anadolu Yayýncýlýk, Ýstanbul, 1982 / 1983, Cilt 8, sayfa 5491
|