Yilmaz Kuzucu Bossistr.6 D-97080 Würzburg Tel. 0931-21806 [email protected] 21.02.07 Verein Hekimhaner in Europa Ali Ercan Elisabethen Str. 6 D- 63322 Rödermark Projenin adý: Hekimhaný Kalkýndýrma ve Geliþtirme Projesi SLAYT GÖSTERÝSÝ ÝÇÝN TIKLAYINIZ Projenin konusu: Türkiyenin deðiþik bölgelerinde ve yabancý ülkelerde yaþayan Hekimhanlýlarýn, toplumsal, düþünsel ve ekonomik güçleri örgütlenerek Hekimhanýn kalkýnmasýna ve geliþmesine nasýl katký saðlanabilir? Projeyi sunan Yýlmaz Kuzucu`nun özgeçmiþi : 31.05 1961 de Hekiman`da doðan Yýlmaz Kuzucu Ýlk, orta ve lise tahsilini orada bitirdi. Daha sonra 1979 yýlýnda Almanyaya gitti. Almanyada dört yýllýk meslek okuluna devam ederek ( Bauzeichner ) olarak mezun oldu. Halen plan ve proje dalýnda çalýþmaktadýr. Bunun yanýnda çeþitli dergi ve gazetelerde yazýlarý da çýkmaktadýr. Yakýnda Hoþgörü Diyarýndan adlý bir kitabý piyasaya çýkacaktýr. Evli ve üç çocuk babasý olan Kuzucu Würzburg þehrinde diyalog ve eðitim çalýþmalarýnda faal rol aldýðý gibi Türkiyenin tanýtýmý için yapýlan projelerde de etkin rol sahibidir. Bana bir saatlik mesafede Hekimhanlýlar Derneðinin kurulduðunu okuyunca, karanlýkta kalmýþ bir çocuðun mum ýþýðýný görmesinden duyduðu sevinci duydum bir anda. Ýçimde büyük bir ümit hissettim. Çeyrek asýrdýr gurbet ellerde karanlýktan þikâyet eden ve ümitsizlik daðlarýnýn önünde el oðuþturan insanlarýmýza birþeylerin yapýlabileceðini karýnca kararýnca anlatmaya çalýþan biri olarak bir buðday tanesi kadar bile olsa katkýda bulunmayý vefa borcu olarak kabul ettim. Bu müsbet çaðrýya Hekimhanýn ekmeðini yemiþ, suyunu içmiþ biri olarak tepkisiz kalamazdým. Bu yarýþmayla uzak-yakýn insanýmýzdaki mevcut potansiyel deðerlendirilir de, Akifin belirttiði gibi "Dýþarýdaki faydalý ve nâfi sular yurda getirilmiþ olur sa umarým bu giriþim birçok karanlýkta kalmýþ, görünmeyen mumlarý da tutuþturur, harakete geçirir ve Hekimhan´nýmýz aydýnlýk yarýnlara kavuþur. Zira onca genç enerji deðerlendirilemediðinden, ya kahvehanelerde kaðýt destelerini dizip bozarak, yada kahrýndan þiþeye sarýlarak tükenip heder olmaktadýr. "Zararýn neresinden dönersek kârdýr" misali, arayan dertlerine ve problemlerine mutlaka çare bulacaktýr. Yeter ki o istek kalpten gelsin veya zincirin halkalarý biraraya gelerek hedefe doðru birlikte dizilebilsin. Þu andaki mevcut gerikalmýþlýðýmýzý düþündüðümde kendi kendime hep þu sorularý sormuþumdur: Acaba iþsiz kalýþýmýzýn maðdur oluþumuzun suçlusu baþkalarý mýdýr? Yoksa hak ettiðimiz kaderi mi yaþýyoruz? Eðer biz suçluysak -ki ben öyle düþünüyorum- yapmamýz gereken neleri yapmadýk veya yapmamamýz gereken neleri yaptýk? Bana göre bu sorular durumumuzu en iyi þekilde açýklayacak sorulardýr. Her iþe küçükten baþlandýðý gibi büyük projelere de küçük adýmlar ile baþlanýr. Týpký kilometrelerce uzun yollarý yürümeye küçük adýmlar ile baþladýðýmýz gibi. Bu konuda tekerleði yeniden icat etmeme gerek yoktu. Önce Türkiye'de ve dünyada mevcut olan kalkýnma projelerini süzerek incelemeye baþladým. Onlarý burada size sunmaya imkâným olmadýðý için sizler için ayrý bir dosyada sakladým. Bir Çin atasözü Bir fakire her gün bir balýk verirseniz bir gününü kurtarýrsýnýz, lâkin ona balýk tutmayý öðretirseniz, hayatýný kurtarýrsýnýz der. Her ne kadar eðitim en zor yol ise de yukarýda gördüðümüz gibi en iyi sonuç da ondan alýnabilir.
Her þeyin baþý azim ve samimiyetle çalýþma olduðuna göre ilk iþimiz insanlarýn azmini ve samimiyetini harekete geçirmemiz gerekmektedir. Galiba en büyük güçlük de burada yatmaktadýr. Bir örnek verecek olursak: On sekiz yýl yaþadýðým Hekimhan'ýmda on sekiz kitap okumayan ben Almanya'da bir kitap kurdu olup çýktým. Hatta yazar bile olunabileceðini anladým. Beni öz memleketimde miskinleþtiren burada ise bütün enerjimi hareket geçiren sebepler nelerdi acaba? Onu kendi kendime tekrar mütalaa ettim.
Azimle çalýþmanýn köleyi sultan edebileceðine inandýðým kadar berekete de inanýrým. Birini sevindirmede en az sevinen kadar sevindirenin de sevineceðine inanýrým. Umarým ki bu yarýþma daðýlmýþ karýncalar gibi baþsýz ve hedefsiz kalmýþ bizleri bir araya getirerek enerjimizin bir hedefe doðru akýþýný saðlar. Bir çok insanýmýzýn sevinmesine vesile olur.
Geri kalmýþlýðýmýzýn, iþsiz kalýþýmýzýn, umutsuzluðumuzun sebeplerini madde madde inceleyerek teþhislerini koyarsak belki HANýmýzýn HEKÝMliðini harekete geçirip çarelerini bulabiliriz.
Þehit kýzý büyük annem gibi seferbirlik yýllarýnýn çetin yoksulluk yýllarýný yaþamýþö fakirlerin ve elekçilerin dostu olarak nam yapmýþ emmim de berekete inanýrdý. Ceviz aðaçlarýnýn dallarýnda asýlý derilerin kokusundan dolayý burnumuzu tutarak girdiðimiz bahçemizde çadýr kuran elekçilerin çadýrýna gider onlarla sohbet eder yemeklerinden yerdi. Rahmetli büyük annem de "Oðlum misafir on rýzýkla gelir, birini yer dokuzunu býrakýp gider." derdi. Bugün onlarýn torunlarý olarak deðil yedi yabancýdan kendi hýsým ve akrabalarýmýzdan nimetlerimizi kaçýrýyorsak sebebini yoksullukta deðil baþka yerlerde aramamýz gerekir. Çektiðimiz yoksulluðu ve bereketsizliði sadece tabiî afetlere baðlamak biraz saflýk olmaz mý? Bahçe sulama sýrasý gelmeden iki üç domatesi kurtarmak için köstebek gibi su arklarýný delmek ne ile izah edilebilir? Yýllarca okullarda aðaç sevgisi verilmeye çalýþýlan insanlarýn kimsenin görmediði yerlerde aðaçlarýn anasýný aðlatmaya çalýþýrken gerçekte kendi analarýný aðlatmaya çalýþtýklarýný nasýl anlatabiliriz. Maddî kalkýnmadan önce manevî kalkýnmanýn gerçekleþmesi en büyük sorunumuzdur. Yýkýlmýþ gönülleri tamir etmek onlarý tekrar topluma kazandýrmak en önde gelen iþlerimizden biri olmalýdýr. Galiba kendisinden en çok korktuðumuz ve kaçtýðýmýz sorun da budur. Ahmet Yesevî'nin, Yunus'un, Haci Bektaþ-ý Veli'nin dokumaya baþladýðý gönüllerdeki kilimlerin dokunmasýna devam etmeliyiz. Düðüm düðüm, ilmik ilmik. "Eðer gönül kýrdýn ise o kýldýðýn namaz deðil." dedi Yunus. "Hiç kimsenin olmadýðý yerde bile býr gören vardýr." Saygý, ahlâk, sevgi, paylaþmak, dürüstlük ve sadakat gibi deðerlere dönmenin zamaný gelmiþtir kanýsýndayým. Her gurbetçi Hekimhanlý gibi sabahlara kadar uyumadýðým geceler oldu. Kimi geceler bir kaymakam, kimi geceler sürgün bir öðretmen gibi azimli kararlý ve idealist bir þekilde ilçem için çalýþtým. Bazen reis seçildim, sokaklarýn ve ilçe estediðinin düzeltilmesine baþladým. Kimi zaman bir derviþ gibi gönülleri tamir ettim sabahlara kadar. Kiminde ayaðýmda bir satýrýn kiminde baþýmda bir bira þiþesinin acýsýný hissettim. Kiminde alay etti en yakýnlarým bile. "Bu iþler olmaz, boþuna yorulma, bu ülkeyi tek baþýna sen mi düzelteceksin?..." demeleri bile kesmedi hýzýmý. O sözler kamçý oldu hýzýma, vefama, memleket aþkýma ve fikir akýþýma. Sevgisiz kalýnca Mevlana´yý, cahille yoldaþ olunca Yunus`u okudum. Würzburg´da 100 yýl önce haylazlýðýndan liseyi dahi bitiremeyen Röntgen memleketinden uzakta okullarý bitirip memleketine döndüðü zaman " X " ýþýnlarýný bulmadý mý? Bu olay bize insan kapasitesinin ve kabiliyetinin ortaya çýkarýlmasýnda çevrenin etkisinin büyük olduðunu göstermiyor mu? Kabiliyetli ve lider ruhlu insanlar saman yýðýnlarýný tutuþturan kývýlcýmlar gibidir. Her birimiz yeteneklerimize göre birer kývýlcým olmak zorundayýz. O zaman verimsiz topraklar ve toplumlar verimli olmaya ve zaferlere imza atmaya baþlarlar. Bir memlekete dýþarýdan ekmek getirmekle onu kalkýndýramazsýnýz. Ekmeði orada üretebilmek için okullarda bilgi ve beceriyi, gönüllerde dua ve sevgiyi üretmek zorundasýnýz. Bunu için de iþ adamlarýmýzý, sanatçýlarýmýzý, siyasetçilerimizi ve bilim adamlarýmýzý harekete geçirmek gereði vardýr.
Hiç bir ayýrým yapmadan insanýmýza iþ aþ götürmek için hep beraber kollarý sývamalýyýz. Baþta en büyük düþman olan nemelâzýmcýlýða, cehalet ve tembelliðe karþý var gücümüzle savaþmalýyýz. Yýllar önce Alman mühendisler "Su akar Türk bakar." sözü ile bizi uyardýklarý halde biz uyanýp da suyumuzun ve rüzgârýmýzýn kýymetini ve bereketini bilemedik. Hâlâ bu büyük enerjinin çok küçük bir kýsmýndan yararlanabilmekteyiz.
Öncelikli projelerden bazýlarý:
1. Meslek eðitimini yaygýn bir hale getirebilmek için projeler üretilmelidir. 2. Avrupadaki Hekimhan´lýlarýn öðrencilere burs fonu oluþturulmalýdýr. 3. Yazarlar, akademisyenler, esnaflar, sanatçýlar,ve fikir adamlarý arasýnda forumlar düzenlenerek büyük bir dayanýþma aðý kurulmalýdýr. 4. Kardeþ þehirler bulunarak karþýlýklý öðrenci ve iþ adamlarý ziyaretleri yapýlmalýdýr. Gerek yurt içinde gerekse yurt dýþýnda çeþitli dernek ve kuruluþlarla bilgi ve tecrübe dayanýþmasýna girilmelidir. (Belediye bu koordinasyon için bir uzman görevlendirebilir) 5. Ýlçemizde yetiþen ürünlerin pazarlanmasý için yurt içinde ve yurt dýþýnda tanýtým çalýþmalarý yapýlmalýdýr. (Kitle iletiþim araçlarýndan -Radyo, gazete, Tv- istifade edilmelidir.) 6. Ýlçemizin turistik yönleri bilgi iletiþim teknikleri ile tanýtýlmalýdýr. 7. Bu konularda bizden önce baþlayanlarýn tecrübelerinden faydalanýlmalýdýr. 8. Uluslararasý fonlar takip edilip yararlanma olanaklarý aranmalýdýr. Büyük ve küçük baþ hayvancýlýðý, arýcýlýðý, balýk üretmeyi ve el sanatlarýný geliþtirmeyi amaçlayan kurslar açýlmalý ve teþvik edilmelidir. 10. Bu konularda belli zaman birimleri ile projeler hayata geçirilmelidir. 11. Kadýnlar erkekler ve çocuklar için spor tesisleri yapýlmalýdýr. 12. Ýlk etapta sergiler ile baþlanýp daha sonra fuarlara kadar uzanarak kadýnlarýn emekleri deðerlendirilerek aile bütçesine katkýda bulunmalarý saðlanmalýdýr 13. Kadýnlarýn bilgi ve becerilerini artýrmak için kitaplar hazýrlanmalýdýr. 14. Kalitenin artýrýlmasý için yarýþmalar düzenmelidir. 15. Saðlýk konusunda halk bilgilendirilerek düzenli saðlýk kontrolleri alýþkanlýk haline getirilmelidir. 16. Maden yollarý asvaltlanarak iþletmeler ýslah edilmelidir. 17. Alçý fabrikasý gibi potansiyeller için etüd ve projeler üretip mevcud kalkýnma fonlarýndan talep edilmelidir.
"Bu cihetten, hani, hiç yýlmasýn, oðlum gözünüz, Sade Garb'ýnyalnýz ilmine dönsün yüzünüz.
O çocuklarla beraber gece gündüz didinin; Gidin, üç yü senelik ilmi tez elden edinin.
Fen diyarýndan sýzan na-mütenahi pýnarý, Hem için, hem getirin yurda o nâfi sulari.
Alýnýz ilmini garbýn alýnýz san'atýný; Veriniz hem de mesainize son süratini.
Çünkü kabil deðil artýk yaþamak bunlarsýz; Çünkü milliyeti yok san'atýn ilmin; yalnýz, ...
Ey hasm-ý hakiki (cehalet) seni öldürmeli evvel. Sensin bize düþmanlarý üstün çýkaran el. Karþýnda ziya yoksa saðýndan , ya solundan Tek bir ýþýk olsun buluver, kalma yolundan! Alemde ziya olmasa halk etmelisin halk! Ey elleri böðründe yatan þaþkýn adam, kalk! MAE
Ýsteseydin, eðer gerçekten isteseydin, olmak istediðin, olmasýný istediðin olurdu. Olmadýðýna göre sen henüz istememiþsin demektir. Örnek 1: (Rahim Demirbaþ, Emekli matematik öðretmeni Hamidiye Mah. Anýt Cad. Ender Ap. No 2 Ereðli-KONYA Tel 0505 753 9292) Benim þu anda en büyük arzularýmdan birisi de laftan ziyade orman dikme iþini hýzlandýrmak. Çýplak arazide tek bir aðaç düþününüz, onun verdiði oksijen, onda yuvalanan kuþlar, onda serinleyen kelebekler, arýlar, böcekler, onun gölgesinde gölgelenen insanlar ve de canlýlar. Tek bir aðaç. Bunun milyonlarcasýný düþününüz! Köyüm ülkemizin en fakir köylerinden birisi, doðru dürüst suyu ve yolu yok. Bir zamanlar 220 hane olan köyümüz þimdi 40 haneye kadar düþtü. Çoðunda tek baþýna yaþayan insanlar oturmakta. Öldüklerinde kapýlarý kapanacak. Topraklarýmýz kýraç Köylerde kimse de yol gösterici olamadý. Köylümüz hâlâ ana baba usulü iki taþa bir kuþa diye topraða tohum atýyor. Durum böyle olunca pek çok köy gibi bizim köylü de köyü terk etti. Elindeki avucundakini satarak þehre gelen insanýmýz 200 metrekare yerde köyü yaþamaya çalýþtý. Çoðu amelelik ve seyyar satýcýlýk yaparak hayatlarýný idameye kalktýlar. Çocuklarýný da çok parlak þekilde okutamadýlar. Bu çocuklarýn çoðu iþsizler ordusuna katýldý. Bizim sokak çocuklarý veya kapkaççý deyiverdiðimiz çocuklar; þu an köyde yaþayan çocuklardan deðil. Þehre göç etmiþ ailelerin yavrularý Ben bundan 40 yýl önce beþ çuval meþe palamudu bulup geldim. Köylülerimizle daðýmýzýn bir bölümüne bunlarý diktik. Palamutlarýn pek çoðu yeþerdi. Ne yazýk ki koruma imkaný olmadýðý için hayvanlar pek azýnýn yaþamasýna fýrsat verdi. Yine de bu orman sevdamdan vazgeçmedim... Allah fýrsat verdi, 1998 yýlýnda köyümde taþlýk (Traktörle ziraat yapýlamaz) arazi ler alýp kendi öz imkanlarýmla orman dikmeye baþladým. Biraz birikimimle kooperatiften temin ettiðim evimi satarak arazimin etrafýný hasýr telle çevirdim. 8 km mesafeden bir parmak kalýnlýðýnda bulduðum bir suyu borularla, orman diktiðim araziye getirdim. Burada havuzlarda topladým. Bu suyu aðaçlara can suyu olarak kullanýyorum. Þu ana kadar 100 çeþide yakýn (sedir, çam, diþbudak, meþe, mavi servi, mahlep, ceviz, antepfýstýðý vs.) on bin aðaç diktim Bu aðaçlar bugüne kadar güzel büyüdü. Boylarý 50 cm ile 5 m arasýnda deðiþiyor. Fýrsat buldukça dikime devam ediyorum. Tek sýkýntým suyun yetersizliði. (ormaný sadece dikmek yetmez. Koruyacaksýn, sulayacaksýn. En az 100 yýl bekleyeceksin). Ormaný yaðmalamak ve yakmak çok kolay Ben þuna inanýyorum: Biz belki dedelerimiz gibi toprak fethedemeyiz, ama topraklarýmýzý 20 kat verimli hale getirirsek sanki 20 kat toprak fethetmiþ gibi oluruz. Ülkemizin her tarafýný yaðmur ormanlarý gibi ormanlandýrýrsak, hem ülkemiz hem de bütün insanlar fayda görür. Biz kýyametin kopuyor olduðunu gürsek bile aðaç diken bir kültürün sahibi iken nasýl oldu da bu güzel daðlarýmýz çýrýlçýplak kaldý? Ben ormaný dikmeye baþlayalý 8 yýl oldu. O günden beri pek çok köylüm çalýþma imkaný buldu. Eðer benim yaptýðýmý yapan insanlarýn sayýsý çoðalýrsa çok kiþi köyünü terk etmez. Su damlaya damlaya mermeri deler. Benim çalýþmamý herkese duyurma imkaným yok. Duyurma hususunda bana yardýmcý olunuz. Saygýlar sunarým
Örnek 2 : Teoriden pratiðe Ýlginç yaþanmýþ bir hikâye. Hikâye Prof. Dr. Muhammed Yunusun kitabý Banker to the Poor-Micro-lending and the Battle Against World Poverty (Türkçesi, Yoksulluðun Bulunmadýðý Bir Dünyaya Doðru, çeviri Gülden Þen, Doðan Kitap) anlatýlýyor. Hikâye bizzat yazarý tarafýndan yaþanmýþ Grameen Banký duydunuz mu? Ya da bu bankanýn nasýl kurulduðunu biliyor musunuz? Hikâyemiz Bangladeþte geçiyor. Bildiðiniz gibi Bangladeþ dünyada nüfusu çok hýzlý artan, çalýþma alaný olmadýðý için de yoksulluktan baþka þey üretemeyen bir ülke. 1971de Pakistandan koparak baðýmsýzlýðýný ilân ettiðinde 50 milyon civarýnda nüfusa sahipken bugün 140 milyonluk bir ülke. Üstelik Dünya Bankasý verilerine göre millî gelir kiþi baþýna 360 dolar civarýnda. Ýþte bu genç ama yoksul ülkede insanlar açlýktan ölmemek için çýrpýnýrken, 1974 yýlýnda ülkenin tek üniversitesinin tek ekonomi bölüm baþkaný Prof. Muhammed Yunus, okuduklarýndan da, okuttuklarýndan da sýkýlýr. Teoriden pratiðe, hayallerden gerçeklere döner. Prof. Muhammed Yunus, 1974te Üniversiteyi býrakýp Bangladeþin köylerine, ölmemek için tencere kaynatmaya çalýþan yoksullarýn sorunlarýný incelemeye baþlar. Ýlk görüþtüðü yoksul Safiye Begümdür. Safiye bambu satýn alarak tabure yapmaktadýr. Ancak bambu satýn alacak parasý olmadýðý için, malzemeyi borçlanarak pahalý satýn almakta bu yüzden de çok az para kazanmaktadýr. Her sabah borçla satýn aldýðý bambuyu iþleyip akþam tabure haline getiren, onu satýp borcunu ödedikten sonra kalan parayla tenceresini kaynatýp çocuklarýný doyurmak zorunda kalan kadýnýn bu iþten günde kazandýðý para sadece iki centtir. Safiye Begüm kendisini fal taþý gibi açýlmýþ gözleriyle dinleyen Prof. Yunusa borç para bulabilse, peþin alacaðý bambuyu ucuza temin edeceði için daha fazla para kazanacaðýný söyler. Yunus, kadýna ne kadar paraya ihtiyacý olduðunu sorar. Begüm, 22 cent der. Kadýnýn tenceresini kaynatmasý için gerek duyduðu tüm para 22 senttir. Muhammed Yunus ve kendisini yalnýz býrakmayan birkaç öðrencisinin köyde bir hafta içinde yaptýðý araþtýrmada Begüm benzeri para bulamadýðý için pahalý borçlanýp, az kazanan 42 insan tesbit ederler. 42 insanýn geçindirmek zorunda olduðu tam 42 ailenin tüm finansman ihtiyacý toplam 27 dolardýr... O gece bambu dallarýyla örtülü kulübesine girdiðinde koca adam aðlamaya baþlar. 42 ailenin çektiði bunca çilenin hepsinin kaynaðý bulunamayan 27 dolardýr. Bu insanlar için bölgesindeki bankalardan kredi isteyen Profesör, bankalarca Parasý olmayan insanlar kredilerini nasýl öderler? diye sürekli geri çevrilir. Bu yolla sonuca ulaþamayacaðýný anlayýnca, cebinden koyduðu parayla 42 ailenin sýkýntýlarýný gidermeye karar verir. Ancak diþini týrnaðýna geçirip çalýþan, üreten, ekmeðini taþtan çýkaran 42 ailenin 27 dolarlýk kredi yokluðu sebebiyle düþtüðü durumun utancý kendisini huzursuz eder. Mikro kredi denen þey 27 dolarla baþlayan macerayý sistematik bir çözüme kavuþturur. Para ihtiyacý olan üreticiye çevresinden kendisini tanýyan ve güvenen 5 kiþi kefil olduðu takdirde üretimi devam ettireceði krediyi veren mekanizma böylece iþlemeye baþlar. 1974 yýlýnda bir profesörün 42 kiþiye ödünç verdiði 27 dolarla baþlayan macera, daha sonra 1976da kurduðu Graamen Bank ile 42 kiþiye borç verilen 27 dolardan 6,1 milyondan fazla kiþiye verilen milyarlarca dolara gelindi. Bunu yaparken mikrokredi kavramýný ortaya atan Yunus, tüm dünyada hýzla yayýlan bir sistemin de öncüsü oldu. Graamen Bankasýndan 1997de Graamen Vakfý da doðdu. 22 ülkede 52 ortaðý bulunan vakýf, Asya, Afrika, Amerika ve Ortadoðuda 11 milyon dolayýnda kiþiye yardým ediyor. Prof. Muhammed Yunus, fakir köylü kadýnlarýn ýztýrabýný yüreðinde hissederek, onlarla el ele vererek, bir model oluþturdu. Bu muhteþem modeli önce Bangladeþte ve daha sonra bütün dünyada yaygýnlaþtýrma baþarýsýný gösterdiði için 2006 yýlý Nobel Barýþ ödülünü aldý. Nobel Barýþ Ödülünü kazanan Bangladeþli Prof. Muhammed Yunus 1.4 milyon dolarlýk para ödülünü iyi amaçlar için harcayacaðýný açýkladý. Yunus, para ödülünü fakirlere yönelik olarak düþük maliyetli besleyici gýda, bir göz hastahanesi, içme suyu projesi ve saðlýk hizmetleri için harcayacaðýný söyledi. Prof. Muhammed Yunus Paramýn bütün hepsini bunlar için harcayacaðým. Bunlar tamamen sosyal kurumlar olacak. Kâr amaçlý örgütler olmayacak. Danone ile ortak bir gýda þirketinin finansmaný için kullanacaðým. Böylece fakirler düþük maliyetle yüksek besin deðeri olan gýdalar yiyebilecek. Þirket yakýnda faaliyete geçecek. Gýda þirketinde hisselerin yüzde 50si Danonenin ve yüzde 50si Graamen Bankýn olacak. 1 milyon dolarlýk fabrika, Bangladeþin kuzeyindeki Bograda kurulacak dedi. (13.10,2006 ÝHA)
|