Hasançelebi'den Gelen ''Demir'' Müjde..
26.02.2006
DEMÝR CEVHERÝ
Demir madenlerimiz
Doðal halde
ocaktan çýkartýlmýþ hiç iþletime tabi tutulmamýþ cevhere tüvenan
cevher denir. 6 mm yada daha küçük parçalara ayrýlmýþ cevhere ise
toz cevher denir.
Zenginleþtirme tesislerinde elde edilen cevher ürünlerine
konsantre cevher denir. Konsantere cevherin çapý 6mm den büyük
olanlara kaba konsantreler, küçük olanlara ince konsantre denir.
%2 ve daha fazla mangan içeren cevhere manganlý cevher denir.
Demir
cevheri doðada oksitli (Fe2 O3) (Fe3 O4), sülfürlü pirit(FeS) ve
karbonatlý (FeCO3) bileþikler halinde bulunurlar. Demir tenörü yeterli
olan demirin ekonomik olarak elde edileceði yeterli miktarda 6 çeþit
demir minareli vardýr, söz konusu bu bileþenler ve demir tenörleri
aþaðýdadýr.
Bileþenler Fe %si
Kimyasal Fomülü
Hematit 69,9
Fe2 O3
Manyetit 72,4
Fe3 O4
Limonit 52,6
2Fe2 O3. 3H2 O4
Siderit
48,2 Fe CO2
Götit
62,9 Fe2 O2.H2O
Pirit
46,6 Fe S2
Demir madeni, cevher
kütlesinin büyüklüðüne, yapýsýna ve yüzeye yakýnlýðýna baðlý olarak
açýk yada kapalý iþletme yöntemi ile iþletilebilir. Ýnce ve derin
dalan cevher kütleleri için kapalý iþletme yöntemleri uygulanýr. Ancak
çoðu cevher yataklarý yüzeye yakýn olduklarý için en çok kullanýlan
yöntem açýk iþletme yöntemidir. Açýk iþletme yönteminin üretim
maliyeti, kapalý iþletme yönteminin üretim maliyetine göre çok daha
düþüktür.
Bu nedenle demir madenciliðinde genellikle açýk iþletme
yöntemi ile çalýþýlýr.
Hekimhan ve çevresinde bu gün Türkiyenin çok az geliþmiþ yönlerinden biridir. Ýþ imkaný kýsýtlýdýr. Devamlý ülkelerin diðer bölgelerine göç olaylarý yaþanmaktadýr. Çevrede sanayi kuruluþu mevcut deðildir. Demir cevheri madenciliði dýþýnda baþka önemli maden potansiyeli mevcut deðildir. Projelerin gerçekleþmesi durumunda dolaylý olarak 10.000 kiþiye iþ imkaný saðlayacaktýr.
2000 yýlýnda ihalesi yapýlan Hasançelebi Pelletleme ve
konsantrasyon tesisleri en yaþanan ekonomik kriz ve beyez enerji
soruþturmalarý doðrultusunda ertelenmiþtir. Eðer bu proje
gerçekleþirse Hekimhan Türkiyede sayýlý sanayi bölgelerinden biri
olacaktýr... AVRUPA BÝRLÝÐÝ ÜYELÝK SÜRECÝNDE DOÐAL KAYNAKLARIMIZIN ÖNEMÝ DEMÝR Günümüzde, insanlarýn güvenlik içinde ve konforlu yaþamý için gerekli olan metaller arasýnda en çok kullanýlaný demir ve çelik ürünleridir. Bununla birlikte iþlenebilme zorluðu nedeni ile tarihte insanlarin demiri, altýn, bakýr ve tunçtan çok daha sonra kullanmaya baþladýklarý bilinmektedir. Günümüze kadar da demir, sanayinin temel hammaddesini oluþturmuþ ve ülkelerin ekonomik kalkýnmasýnda önemli bir rol oynamýþtýr. Bu nedenle gayri safi milli hasýlanýn yanýsýra, kiþibaþýna düþen demir-çelik tüketimi de Ülkelerin kalkýnmýþlýklarýnýn ölçülmesinde önemli bir kriter olarak kullanýlmaktadýr. Nitekim geliþmiþ ülkelerin verilerine bakýldýðýnda, bu ülkelerin 2. Dünya Sanaþýndan sonra önemli miktarda demir-çelik tükettikleri ve oldukça ileri düzeyde geliþtikleri rahatlýkla görülmektedir. Dünyadaki tesbit edilen demir cevheri rezervinin toplam 167 milyar ton olduðu bilinmekte ve bu rezervlerin büyük bir bölümü Avustralya, Brezilya, Kanada, Hindistan, ABD, Güney Afrika, Liberya, Isveç, Peru, Çin, Rusya ve Ukrayna'da bulunmaktadir. Dünya demir cevheri ticaretinde ise Avrupa Topluluðu Ülkeleri, A.B.D, Japonya, Güney Afrika, Avustralya gibi ülkelerin önemli payý bulunmaktadýr. Ýhracatçý ülkelerin baþýnda Avustralya, Brezilya, Kanada, Ýsveç, Liberya, Güney Afrika ve Venezüella, ithalatta ise; Japonya ve Avrupa Topluluðu Ülkeleri ilk sýrada yer almaktadýr. Üretimi yapýlan madenlerin tüvenan olarak yada basit zenginleþtirme iþlemleri ile kullanýlmasýndan ziyade uç ürünler haline getirilmesi elbette katma deðeri daha yüksek olan bir gelir saðlayacaktýr. Bu nedenle demir cevheri madenciliði ile uç ürün olarak niteleyebileceðimiz sývý çelik üretiminin doðrudan iliþkisi vardýr. Dünyada en çok sývý çelik üreten ülkeler; sýrasý ile Çin, Japonya, Amerika ve Rusya'dýr. 1990'lý yýllardan sonrasý Çin, Avrupa, Rusya, Japonya ve Kuzey Amerika dünya pik demir üretiminin % 82'sini gerçekleþtirmiþlerdir. Avrupa, Japonya ve Kuzey Amerika'da pik demir üretimi ayný seviyede kalýrken, Rusya'da düþmüþ , buna karþýlýk Çinde artýþ göstermiþtir. Bu dönemde Hindistan, Güney Kore ve Tayvan'da da pik üretiminde artýþlar gözlenmiþtir. 1997 yýlýnda Pasifik Bölgelerindeki ülkelerin ekonomilerinde Güney Doðu Asya krizi nedeni ile bir durgunluk yaþanmýþtýr. Ayný yýl dünya çelik üretimi yaklaþýk 800 milyon ton ile rekor seviyeye ulaþmýþtýr. 1996 ve 1997 yýllarýnda Çin dünyanýn en fazla çelik üreten ülkesi olmuþ, 1997'de 107.5 milyon ton sývý çelik üretmiþtir. Dünyada 50 kadar ülkede demir cevheri üretimi yapýlmaktadýr. Çin, Avustralya, Brezilya, Rusya ve Hindistan dünya demir cevheri üretiminin yaklaþýk % 70'ini gerçekleþtirmektedir. Çin yaklaþýk 50 milyon ton yüksek tenörlü demir cevheri yaný sýra 250 milyon ton da düþük tenörlü demir cevheri üretimi yapmaktadýr. 1997 yýlýnda dünyanýn en büyük 3 çelik üreticisi olan Çin, Japonya ve A.B.D.'nin toplam çelik üretimi dünya üretiminin % 39'unu oluþturmuþtur. Çelik üretiminde 1997 yýlýnda 1996 yýlýna göre % 13.1'lik artýþa karþýn 1998 yýlýnda % 5.8 oranýnda bir düþüþ gözlenmiþtir. Dünya pik demir üretimi 1997 verilerine göre 543.9 milyon ton olmuþ , en yüksek üretimi de Çin gerçekleþtirmiþtir. 1996 yýlýnda üretilen demir cevherinin % 42.5'i ihraç edilirken bu oran 1997 yýlýnda 468 milyon ton ile % 45.2 olmuþtur. Avustralya ve Brezilya dünya pazarlarýndaki yerlerini korumuþlar ve Japonya %27 ile dünyanýn en büyük demir cevheri ithalatçýsý konumuna gelmiþtir. Japonya'yý sýrasý ile Çin, Almanya ve Asya ülkeleri takip etmektedir. Dünya'da 1997 yýlýnda, 9.5 milyar $ karþýlýðý 468 milyon ton demir cevheri ihracatý gerçekleþmiþtir. Bu cevherin 101 milyon tonu aglomera olarak, 367 milyon tonu da tüvenan veya konsantre olarak ihraç edilmiþtir. Ýthalatçý ülkeler 1997 yýlýnda aglomera edilmiþ demir cevheri için 3.1 milyar $, aglomera edilmemiþ demir cevheri için de 6.4 milyar $ ödemiþlerdir. 1992 yýlýndan 1997 yýlýna kadar olan ihracat artýþlarýna bakýldýðýnda, ihracat deðerlerinde dünyadaki nüfus artýþýna paralel olarak bir artýþ gözlenmiþ, bu süre içinde ihracat deðerlerinde anormal yükseliþ ya da azalýþlar gözlenmemiþtir. Önemli demir ihracatçýsý ülkeler Avustralya, Brezilya, Kanada ve Hindistandýr. Önemli demir ithalatçýsý ülkeler ise Japonya, Çin, Kore ve Ýngilteredir. Türkiye'de ise üretilen demir cevheri Karabük, Ýskenderun ve Ereðli'de kurulmuþ üç entegre demir cevheri tesisinde kullanýlmaktadýr. Ülkemizde sývý çelik üretimi bu tesislerde ve ark ocaklarýnda yapýlmaktadýr. Dünya çelik üretiminde ülkemiz, 1998 yýlý verilerine göre 14.1 milyon ton ile 16. sýrada yer almýþtýr. Ekonomik geliþmiþliðin önemli bir göstergesi olan kiþi baþýna düþen çelik tüketimi açýsýndan kýsa bir deðerlendirme yapýlacak olursa; 1995 yýlýnda kiþi baþýna düþen çelik üretimimiz 156 kg civarýndayken 1998 yýlýnda bu rakam 196 kg olarak gerçekleþmiþtir. Ancak bu deðer Avrupa Birliði ortalamasý olan 302 kg'ýn çok altýndadýr. Türkiye demir cevheri üretimi için ise kýsaca þu deðerlendirme yapýlabilir : 1985 yýlýnda Türkiyenin ilk demir cevheri zenginleþtirme, 1986 yýlýnda da Pelet tesisi devreye alýnmýþtýr. Bu tesislerde 1985 yýlýndan bu yana yaklaþýk %55-56 Fe tenörlü manyetit demir cevheri zenginleþtirilerek, sinter tesisleri için % 63 Fe tenörlü sinterlik konsantre, yüksek fýrýnlar için ise % 67 Fe tenörlü pelet üretilmektedir. 1985 yýlýndan 1998 yýlý sonuna kadar 7.052.673 ton sinterlik konsantre, 1986 yýlýndan 1998 yýlýna kadar ise, 11 589.724 ton pelet üretilmiþtir. Divriði B Kafa demir cevheri yataðýndan, demir-çelik fabrikalarýnýn gereksinimleri doðrultusunda yýlda ortalama 500.000 ton civarýnda %56-58 Fe tenörlü hematit demir cevheri üretilerek entegre tesislere sevkedilmektedir. Türkiye demir cevheri yýllýk ortalama üretim miktarý 4.402.000 ton civarýndadýr. Özellikle son yýllarda cevher üretimde önemli bir azalma izlenmektedir. Bu durum, 1985 yýlýnda yapýlan yatýrýmlardan sonra bu sektörde önemli bir yatýrým yapýlmamasý ve sektörün büyük oranda ithalata yönelmesi ile açýklanabilir. Yapýlan bilimsel çalýþmalar sonrasý belirlenen demir cevheri rezervleri demir çelik fabrikalarýnýn kullanýmlarý esas alýnarak 3 grupta toplanmýþtýr: v Ýþletilebilir demir cevheri
rezervi v Sorunlu demir cevheri
rezervi v Potansiyel demir cevheri
rezervi Bu potansiyele raðmen Entegre tesislerin gereksinimi olan 9.5 milyon ton demir cevherinin 5 milyon tonu ithalat ile karþýlanmaktadýr. Ülkemizde tek demir cevheri zenginleþtirme tesisi 1985 yýlýnda Sivas-Divriði ilçesinde devreye alýnmýþ, ancak bu süre içinde ikinci bir tesis daha yapýlamamýþtýr. Sürdürülen yanlýþ ithalat politikalari nedeni ile demir cevheri madenciliði yok edilme noktasýna getirilmiþtir. Bu nedenle yýlda yaklaþýk 140 milyon dolar tutarýnda demir cevheri ithal edilmekte buna karþýlýk ihracat hemen hemen yok sayýlacak boyuttadýr. Bir Ülkedeki her gelir artýþý, o ülkenin kalkýndýðý anlamýna gelmemektedir. Kalkýnmada önemli olan, ülkelerdeki gelir artýþýnýn kendi taleplerini karþýlayacak þekilde ve uluslararasý rekabet gücüne sahip bir yapýda gerçekleþmesidir. Bu nedenle ülkelerin kalkýnmalarý; sahip olduklarý doðal kaynaklarý daha fazla katma deðer yaratacak þekilde kullanmalarý, bu kaynaklarý uç ürünlere dönüþtürerek kullanýma sunmalarý veya ihraç etmeleri ile yakýndan ilgilidir. Madenciliðimiz, gerçek anlamda Cumhuriyetimizin kurulduðu yýllarda önemsenmiþ, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Sümerbank, Etibank, Demir Çelik Ýþletmeleri gibi madencilik kuruluþlarý bu dönemde kurulmuþ , ülke kalkýnmasý madencilik sektörüne dayandýrýlmýþtýr. Ancak daha sonraki, özellikle 60'lý ve 70'li yýllardan itibaren Planlý Ekonomi Dönemlerinde madenciliðe gereken önem verilmemiþtir. Ülkemizdeki demir madenciliðinin sorun ve çözüm önerilerini aþaðýdaki gibi sýralayabiliriz: Karabük Demir ve Çelik Fabrikalarý 1938, Ereðli Demir Çelik Fabrikalarý 1965 ve Iskenderun Demir ve Çelik Tesisleri 1975'li yýllarda öncelikle ülkemizin demir cevherini kullanmak amacý ile kurulmuþtur. Bu tesisler uzun yýllar hammadde gereksinimlerini kendi kaynaklarýmýzdan karþýlamýþ olmalarýna karþýn, demir çelik tesislerinde yapýlan iyileþtirmeler sonrasý kapasite artýþlarý gerçekleþtirilmiþ , ancak demir madenciliðine gereken yatýrým yapýlamadýðý için bu tesislerin hammadde gereksinimleri yerli kaynaklarýmýzdan kalite, miktar ve fiyat olarak karþýlanamayacak duruma gelmiþtir. Ülkemizde demir cevheri rezerv, kalite, verimlilik ve maliyetler konusunda iyileþtirme saðlanmadýðý sürece demir cevheri ithali yýllara göre artarak devam edecektir. Bu nedenle demir cevheri ile ilgili ülkemiz çýkarlarý doðrultusunda ithalat politikasý belirlenmeli yerli kaynak kullanýmýný özendirici tedbirler alýnmalý, demir cevheri ithalatýna sýnýrlama getirilmelidir. Sektörde özelleþtirme yapýlýrken sektör ve baðlý tesisler bir bütün olarak düþünülmeli, özelleþtirme sonrasý, tesislerde kendi kaynaklarýmýzýn kullanýlmasý için gerekli düzenlemelerin yapýlmasýnda gereken hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir. Demir madenciliði de diðer madencilik faaliyetleri gibi çok sayýda mevzuata baðýmlýdýr. Madencilik faaliyetleri için yaklaþýk 10 Bakanlýktan 25'in üzerinde izin alýnmasý gerekmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý madencilikten sorumlu olmakla birlikte, günümüzde madencilik faaliyetleri 3 deðiþik Bakanlýk tarafýndan yönlendirilmeye çalýþýlmakta, ancak sektöre sahip çýkýlmamakta, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý enerji konularýndaki yoðun faaliyetleri nedeniyle madencilik sektörünün sorunlarý ile gerektiði þekilde ilgilenememektedir. Sektöre sahip çýkacak bir Madencilik Bakanlýðý'nýn bir an önce kurulmasý gerekmektedir. 1980 yýlý sonrasý sürdürülen ekonomik politikalar kapsamýnda ark ocaklarýna özel elektrik tarifesi, vergi iadesi, navlun teþviði gibi imkanlar saðlanmýþ , ülkenin çelik üretimi artarken, üretimde yapýsal dengesizlik gündeme gelmiþtir. Uzun yýllardan bu yana ülkemizdeki entegre tesislerinin kapasite artýþý sýnýrlý kalmýþ , Erdemir dýþýnda entegre tesislere büyük yatýrým yapýlmamýþ, ark ocaklarýnýn teþviði ile, ülkemizde sývý çelik üretiminin % 65' i ark ocaklý tesislerden, % 35' i de entegre tesislerden yapýlýr hale gelmiþtir. 1999 yýlýnda ülkemizde 14 milyon ton sývý çeliðin yaklaþýk 9 milyon tonu ark ocaklý tesislerden, geriye kalan 5 milyon tonu da entegre demir ve çelik tesislerimizden üretilmiþtir. Ülkemiz ark ocaklarý için hurda gereksinimini ithalat yolu ile karþýlamaktadýr. Türkiye, Dünyada hurda ithalatçýsý ülkeler arasýnda ilk sýralarda yer almaktadýr. 1997 yýlýnda ülkeler dünyada toplam olarak 54 milyon ton hurda ticareti için 8.6 milyar $ ödenmiþtir. Ayný yýl ülkemiz için 988 milyon $ ödeyerek 7.7 milyon ton hurda ithal etmiþtir. Ýthal edilen hurdanýn büyük bir bölümünün kalitesi belirsizdir. Kütükler ise entegre tesislerden üretilenler kadar kaliteli deðildir. Ark ocaklarý, hurdadan üretilen yuvarlak ürünlerin özellikle Uzak Doðu ülkelerine ihraç edilmesi için kurulmuþtur. Ancak bu pazarlardaki mali kriz ve ekonomik sorunlar nedeni ile ark ocaklarý üretimlerini iç piyasaya sürmüþ, iç piyasada dengeler tamamen bozulmuþ , bozulan dengeler demir cevheri madenciliðini olumsuz yönde etkilemiþtir. Ülkemizde uzun ve yassý ürün üretim dengesizliði de söz konusudur. 10 milyon ton sývý çelik üretim kapasite fazlalýðýna karþýn 2.5 milyon ton yassý ürün açýðýmýz ithalat yolu ile karþýlanmaktadýr. Entegre demir-çelik tesislerimizin günümüz modern teknolojilerine sahip fabrikalarla hem maliyet, hem de kalite açýsýndan rekabet edebilmesini saðlamak amacý ile süreli olarak günün koþullarýna, ülkenin çelik gereksinimine uygun olarak modernize edilmesi gerekmektedir. Türkiye demir cevheri üretiminde önemli sorunlardan birisi de, yüksek tenörlü doðrudan beslemeye uygun iþletilebilir demir cevheri rezervinin sýnýrlý olmasýdýr. Bu durumda yüksek tenörlü demir cevheri yataklarýnda rezerv geliþtirme çalýþmalarýnýn yaný sýra düþük tenörlü demir cevheri yataklarýnýn zenginleþtirileceði tesislerin de kurulmasý gerekmektedir. Bugüne kadar mostra veren yüksek tenörlü demir cevheri yataklarý belirli boyutlarda deðerlendirilmiþ olmalarýna karþýn, derinlerde yeteri kadar arama yapýlmamýþtýr. Ülkemizde yapýlan etüt ve sondajlý arama çalýþmalarýnýn geçmiþ yýllara göre büyük ölçüde azaldýðý görülmektedir. Son yýllarda TDÇ I 'nin Divriði, Malatya ve Attepe bölgesindeki ocaklar ve çevresinde yaptýrdýðý etüt ve sondajlý arama çalýþmalarýnýn dýþýnda ciddi boyutta arama yapýlmamýþtýr. Türkiye genelinde etüt ve arama çalýþ malarýný yürüten MTA'nýn yaptýðý çalýþmalar ise giderek azalmýþ ve prospeksiyon aþamasýndan öteye gidememiþtir. MTA Genel Müdürlüðünün yaptýðý çalýþmalar sonucunda Adana-Sivas kuþaðý, demir cevherleþmesi açýsýndan en önemli bölge olarak belirlenmiþtir. Bu bölge için hazýrlanacak arama projeleri ile, demir cevheri yönünden yeni yataklar ve ilave rezervlerin bulunmasý mümkündür. Ülke genelinde mostra veren demir cevheri zonlarýnýn etüt ve arama çalýþmalarý hemen hemen tamamlanmýþtýr. Bundan sonra yapýlacak aramalar, yeryüzünde mostrasý olmayan ve nispeten derinlerde olan cevher yataklarýna yönelik olacaktýr. Bu tür sistematik yaklaþým gerektiren aramalar büyük masraflar gerektirdiði gibi, ekonomik cevher bulamama riski de yüksektir. Bu nedenle masraflý ve riskli aramalara ruhsat sahibi özel ve tüzel kiþiler kaynak ayýramamaktadýrlar. Demir cevheri rezervlerimiz bugünkü tüketim seviyesinde entegre demir-çelik fabrikalarýnýn gereksinimini uzun süre karþýlayacak durumda deðildir. Ülkemizdeki iþletilebilir demir cevheri rezervi tüketim hýzýna paralel olarak 10-13 yýl içerisinde tükenecektir. Potansiyel rezervler ile sorunlu cevher yataklarýna gerekli çözüm getirilmediði, devlet-özel sektör iþbirliði ile potansiyel olan bölgelerde demir cevheri aramalarýna gidilmediði takdirde bugün olan cevher açýðý daha da büyüyerek ülkemiz tamamen dýþa baðýmlý hale gelecektir. Bu nedenle demir cevheri potansiyelinin yoðun olduðu bölgeler için en kýsa sürede master plan yapýlmalý ve bu çerçevede öncelikli yöreler tespit edilerek devlet-özel sektör iþbirliði ile aramalara hýz verilmeli, düþük tenörlü ve sorunlu demir cevheri yataklarýnda fizibilite etütleri ve ilgili araþtýrma projeleri yapýlmalýdýr. Ülkemizde arama çalýþmalarýný yürütmek üzere kurulmuþ MTA Genel Müdürlüðü yanlýþ yapýlanma ve siyasi tercihler nedeni ile atýl hale getirilmiþtir. Þu anda MTA Genel Müdürlüðünce yapýlan ücretli aramalara özel ve kamu kuruluþlarý fazla ilgi göstermemektedirler. Demir cevheri arama çalýþmalarý devlet politikasý olarak ele alýnmalýdýr. Ülkemizde yýllardan bu yana maden aramacýlýðýný üstlenmiþ MTA Genel Müdürlüðü yeniden yapýlandýrýlmalý, bu yapýlanma çerçevesinde verilecek yasal ve finansal destekle MTA Genel Müdürlüðü diðer modern yöntemlerle maden aramacýlýðýnýn yaný sýra demir cevheri aramacýlýðýnda da yerini almalýdýr. Ülkemizde demir cevheri üretimi genel olarak açýk maden iþletmeciliði ile gerçekleþtirilmektedir. Sadece Divriði'de A-Kafa yeraltý iþletme projesinin hazýrlýklarý sürdürülmektedir. Divriði dýþýndaki iþletmelerde üretilen demir cevheri genellikle elle temizlenerek belirli bir miktar zenginleþtirilmektedir. Bu cevherlerin bir kýsmý doðrudan beslenirken, bir bölümü de sinterlenmektedir. Divriði'de Türkiyenin ilk ve tek demir cevheri zenginleþtirme tesisi 1985, peletleme tesisi de 1986 yýlýnda üretimine baþlamýþtýr. Cevher üretimi yapan ocaklarýn çoðu büyük yerleþim merkezlerinden uzak ve yüksek kotlu bölgelerde yeralmýþtýr. Bu iþletmelere ulaþmak oldukça zordur. Bu nedenle kýþ aylarýnda çoðu iþletme faaliyetlerini durdurmaktadýr. Bu þekildeki çalýþma yöntemi, üretim maliyetlerini büyük ölçüde artýrmaktadýr. Diðer taraftan, açýk iþletmeler derinleþmiþ, ocak içi nakliye, dekapaj, su atýmý gibi faaliyetlerin maliyetler yükselmiþtir. Üretim maliyetlerinin büyük ölçüde artmasý, sektörün dünyadaki demir madenciliðiyle olan rekabet gücünün zayýflamasýna neden olmuþtur. Divriði'de üretilen pelet ve konsantre dýþýnda ülke içinden üretilen cevherlerin tenörleri genelde %50-60 Fe arasýndadýr. Bu cevherler istenmeyen safsýzlýklar da içerdiðinden entegre tesislerde sýnýrlý olarak kullanabilmektedir. Bu cevherlerin safsýzlýklardan arýtýlmasý için gerekli demir cevheri zenginleþtirme tesislerinin yapýlmasý gerekmektedir. Öte yandan ocaklardan üretilen milyonlarca tonluk cevherin, demir-çelik fabrikalarýna nakli de maliyetle birlikte önemli bir sorun oluþturmaktadýr. Devlet Demir Yollarýnýn taþýdýðý toplam yükün % 60'ý demir ve çelik sektörüne aittir. Demiryollarýndaki sorunlar ve iþletmeciliðindeki düþük verimlilik, demir çelik ve ona girdi saðlayan sektörler üzerindeki maliyeti olumsuz yönde etkilemektedir. Sahalarda üretilen cevherler entegre tesislere karayolu, demiryolu ve gemiler ile sevk edilmektedir. Cevher maliyetleri incelendiðinde, taþýmalarýn cevher maliyetleri içindeki oranýnýn yaklaþýk %50-60'ý olduðu görülmektedir. Cevher taþýmacýlýðýndaki yüksek maliyet, yerli kaynaklarýmýzýn rekabet gücünü ortadan kaldýran en önemli etkendir. Deðiþik kaynaklardan saðlanan cevher maliyetleri içindeki DDY taþýma payý, Erdemir için % 30-35, Ýsdemir için % 20-35, Karabük için % 20-45 arasýnda deðiþmektedir. Bu maliyetlerin düþürülmesi için cevher taþýma kapasitesi artýrýlmalý, taþýma maliyetleri rekabet gücü yaratacak makul seviyelere çekilmelidir. Dünyadaki çoðu ülkede madencilik faaliyetleri genel vergi sistemi içinde düþük oranlarda vergilendirilmekte, riskli bir faaliyet olan madencilik deðiþik yöntemlerle de desteklenmektedir. Ülkemizde de yeni bir yapýlanma ile madencilik politikasý üretilmesi ve ekonomik krizde olduðumuz bu dönemde, daha fazla katma deðer yaratacak ve istihdam sorununa da önemli ölçüde çözüm üretecek olan sektörün desteklenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda madencilik faaliyetleri alt yapý baþta olmak üzere elektrik, ucuz akaryakýt, taþýma, çevre ile ilgili yatýrýmlara destek, gümrüksüz makine, iþçi SSK primlerinin ödenmesi, hýzlý amortisman, aramalarýn amortisman kapsamýna alýnmasý, yatýrým indirimi, yerli cevher kullaným primi gibi deðiþik þekillerde teþvik edilmelidir. Bu teþvik kapsamda madencilikte önde gelen ülkelerde madencinin çalýþtýðý yýl içindeki faaliyetinden elde ettiði gelirden Rezerv Tüketim Payý olarak isimlendirilen miktarýn düþüldükten sonra kalan kýsmýnýn vergilendirilmesi ülkemizde de uygulanmalýdýr.
Doç. Dr. Ali KAHRÝMAN
5. KAYNAKLAR
Deneme safhasýndaki toryuma dayalý nükleer santrallerin henüz ekonomik uygulanabilirliði olmadýðýndan bugüne kadar toryum aramalarýna gereken önem verilmemiþtir. Buna karþýlýk, bazý ülkelerde, nadir toprak elementleri içeren monazit yataklarýnýn aranmasýna yönelik çeþitli çalýþmalar yapýlmýþtýr. Bu mineraller ayný zamanda toryum da içerdiklerinden, toryum sadece yan ürün olarak deðerlendirilmiþ, saðlýklý verilere dayanan rezerv hesaplarý yapýlmamýþtýr. Araþtýrmalara göre Nükleer Enerji Santralleri'nde kullanýlabileceði 1993 yýlýnda kanýtlanan toryumun bugüne kadar dünyadaki kesinleþen rezerv miktarý, 1 milyon 754 bin ton civarýndadýr. Bu rezervin yaklaþýk %20'si Türkiye'de bulunmaktadýr. Bununla birlikte, toryumun nükleer enerji hammaddesi olarak kullanýlmaya baþlanmasý durumda doðacak talep, çeþitli yataklarýn ekonomik deðerini de belirleyecektir. Yukarýda da deðinildiði üzere, nükleer yakýt çevrim sorunu nedeniyle, toryum bugün için geleceðini bekleyen bir nükleer yakýt hammaddesi durumundadýr. Toryum-232, bazý süreçlerle uranyum-233'e dönüþtürülebilmektedir. Uranyum -233 de Uranyum-235 gibi parçalanabilir bir maddedir. Bu parçalanma sonucunda da büyük bir enerji açýða çýkmaktadýr. Yakýt çevrimi sorunu nedeniyle, bugün için toryumla çalýþan ticari ölçekli santraller bulunmamakla birlikte, bu santrallerin prototipleri Ýngiltere, Almanya ve ABD'de uzun zamandýr denenmektedir. Ticari ölçekte üretimin yapýlamamasý nedeniyle, halen toryumun enerji hammaddesi olarak tüketimi yok denilecek düzeydedir. Enerji hammaddesi olarak kullanýmý dýþýnda, deðiþik kullaným alanlarýnda tüketilen toryum miktarýnýn fazla olmamasý ve yýllýk 700 ton ThO2 civarýnda olan dünya toryum üretiminin tamamen monazitten yan ürün olarak elde edilmesi nedeniyle, halen sadece toryum üretmek amacýyla iþletilen bir cevher yataðý bulunmamaktadýr. Son yýllarda, , geliþtirilen yeni bir ''Toryum Reaktörü'' ekonomik elektrik enerjisi üretiminin saðlanabileceði yönünde ümit vermiþtir. Toryum cevherinin enerji üretiminde kullanýlmasýný saðlamak, dünya birincil enerji kaynaklarý rezervini arttýrmak anlamýna gelmesi yönünden oldukça önemlidir. Diðer bir önemi de nükleer enerjinin çevre dostu olmasýndan ileri gelmektedir. Bilindiði üzere, nükleer reaktörler bugünlerin en sakýnýlmasý gereken; atmosferin daha fazla kirletilmemesi ve karbon dioksit salýnmamasý sorununa yardýmcý olan enerji üretim araçlarýdýr. Elbette, henüz incelenecek ve üstesinden gelinmeyi bekleyen bir çok mühendislik problemi bulunmakta olup, ticari elektrik üretim süreci uzun yýllar gerektirecektir. Fizikçilerin, esaslara ait çalýþmalarý büyük oranda tamamlanmýþ olup, 2005 yýlýna kadar 100 MW gücünde bir Toryum reaktörünün, örnek bir tesis olarak kurulmasý kararlaþtýrýlmýþtýr. Avrupa'da geliþtirilmekte olan ve 2005 yýlýnda prototipi kurulmak istenen 100 MW gücündeki reaktörün baþarýlý olmasý, buna dayanarak ticari elektrik üreten toryum reaktörlerin devreye girmesi ve bu reaktörlerin enerji planlamalarýnda yerini, almasý 2025-2030 yýllarýnýn enerji projeksiyonu olarak nitelendirilmektedir. Örneðin, füzyon reaktörlerinin esaslarý (diðer bir deyiþle güneþteki nükleer reaksiyonlarýn benzerini gerçekleþtirerek enerji üretimi) yýllar evvel bulunmuþ, laboratuar deneyleri tamamlanmýþ daha da geliþtirilerek çeþitli sistemler kurulmuþ fakat 30 yýlý aþan bir süreç geçmiþ olmasýna raðmen henüz ticari elektrik üretimi yapan bir ünite kurulmamýþtýr. Konu edilen toryum reaktörlerinin bu kadar zorluk çýkarmayacaðý anlaþýlmakla birlikte çözülmesi gereken pek çok mühendislik sorunu çeþitli kesimlerce ifade edilmektedir. .Ülkemizde, Maden Tetkik
Arama Genel Müdürlüðü'nce geçmiþ yýllarda yapýlan aramalar sonucunda,
Eskiþehir-Sivrihisar-Kýzýlcaören yöresindeki nadir toprak elementleri
ve toryum kompleks cevher yataðýnda, %0,21 tenörlü 380.000 ton görünür
ThO2 rezervi saptanmýþtýr. Söz konusu yataðýn genelinde yapýlacak
sondajlý arama çalýþmalarýyla bu rezervin, iki katýna çýkmasý
olasýlýðý MTA tarafýndan belirtilmektedir. Ancak, cevherin
zenginleþtirilmesiyle ilgili teknolojik sorunlar henüz tam olarak
çözülmüþ deðildir. Maden Tetkik Arama, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve
Eti Holding A.Þ tarafýndan yapýlan teknolojik deneyler, bu aþamada
yataðýn doðrudan toryum olarak deðerlendirilmesinin mümkün olmadýðýný
göstermiþtir. Saha, nadir elementler ile barit-florit içerdiðinden,
yataðýn kompleks cevher olarak deðerlendirilmesi ve bu konudaki
çalýþmalarýn desteklenmesi þimdilik daha çok önem kazanmaktadýr. Diðer
taraftan, Malatya-Hekimhan-Kuluncak'ta mevcut benzer nitelikli toryum
yataðý da gerekli çalýþmalarýn yapýlmasý durumunda, söz konusu rezerve
katký yapabilecek durumda olduðu belirtilmektedir.
Doç. Dr. Ali KAHRÝMAN Araþ. Gör. Dr. Ýlgin KURÞUN
|